24 Ekim 2014

kokeshi (kaneviçe-çarpı işi her neyse)

Hayırlı cumalar dostlar...
Bu haftayı da bitirdik. Yarın Direksiyon sınavı var ya koştur koştur evrak yetiştirme telaşesi var bizim odada. Sıkıldım şu sınavlardan ya hele sertifikaları incelemekten uykum geliyo neyse ki 1 ay boyunca yokmuş.
Neyse konuyu sapıtmayayım :)

Bizim Nam-ı diğer Çatlak kızlar grubumuz var whatsapp'tan :) onun biri Nihan... Bugün Nihan'ın doğum günü.. Süpriz hazırlamak istedim neyi sevdiğini az çok biliyorum ya Japonlara, Animelere düşkün olduğu için kokeshi yapayım dedim. Ayşe ile aradık taradık aşağıdaki Kokeshi'ye karar verdik. Bende onu işledim.
Nihan çok sevmiş hatta bayılmış ya benden mutlusu yokkk :)

Musmutlu haftasonlarııı :)

23 Ekim 2014

Dart Ödülü Almışım Heyyoooo :)

Dart Ödülü nedir necidir hiç bilmiyorum ama çok mutlu oldum..
Sevgili Burcu Aydın ve 2 Çocuklu Hayat teşekkür ediyorum ödül için. 

Ama bu ödülü almanın bazı kuralları var.
1-Ödülün fotoğrafını yayınlamak
2-Size ödül veren blogun bağlantısını eklemek
3-15 bloga ödülü dağıtmak


eeee o zaman hadi ödülleri dağıtalım :)
Ben de bu ödülü 15 arkadaşıma veriyorum..

21 Ekim 2014

Tavşan hanımmm

Merhaba blogcumm...
Bugün geçen hafta yazdığım ruh halime nazaran daha iyiyim demek isterdim ama cumartesi günü Kayınbiraderimin bıçaklanıp darp edilmesi sorucu ruh halim korkulu... Ev haklının ise endişesi bana yöneldi. Duymuyor napacağız falan. Dikkat et çantanı almaya kalkarlarsa bırak alsınlar sana bişey olmasın da dediler.. Ben de işe gelirken bildiğim tüm duaları okudum daha okusaydım hafız olurdum kesin..
Neyse yine negatif enerji yaymayacağım..
O Bir Anne'nin düzenlediği etkinlikte eşleştiğim Burcu Aydın için tavşan ördüm.. Ben çok sevdim ama çok şeker oldu. Umarım kendi de beğenir ve sever. Hediyem bununla sınırlı değil tabiki.
 
Ne dersiniz? olmuş mu? beğenir mi arkadaşımız? fikirleri alayım :)

Sevgiler...

17 Ekim 2014

işitme engelli olmanın zorlukları üzerine...

Selam dostlarım..
Blogumla ilgilenmiyorum farkındayım kötü bloggerim ben :) ama napayım yazacak bişey bulamıyorum beynim error vermiş durumda. Artık hayattan bezmiş durumdayım hiçbirşey yapasım gelmiyor.

Eloş 27 aylık oldu. Aşırı derecede Babaya düşkün. Ben olmasam beni aramaz o derecede.(kıskandığımı çok belli ediyorum) :)
Yokluğumu kimse farketmemiştir zaten...
İçimdeki fırtınayı dindirmek  istedim içimi dökmek istedim yine.

Eloş'u duyamamak sanki bana verilmiş en büyük ceza gibi. Eloş beni çağırıyor duymuyorum bakmıyorum mesela o da gelip elimi tutarak istediğini göstermeye çalışıyor. Baba, Babaanne, Dede ve Amca ile olan sohbetlerini çok kıskanıyorum. Ben öyle sohbet edemiyorum çünkü. Bişey dediği zaman '' ne diyor?'' diye soruyorum yanımda kim varsa.

Uyku vaktinde Babaannesi ile sohbet edrek uyuyor. Karanlıkta. Babaanne çok yorgun ve uykusuzsa iş babaya devrediliyor. Ben de yapmak istiyorum ama karanlıkta hiç kimseyi anlama kabiliyetim yok. O yüzden babaanne ile uyuyor. Kendimi kötü anne hissediyorum. Annelik yapamayan anne. Çevremde olan insanları kıskanıyorum hem de çok. Duyamamak sanki uzaydan gelmişsin gibi sana bakılmalar, Zaten anlamaz duymaz düşüncesiyle hakkında konuşulmalar ( arada anlıyorum hakkımda konuşulanları ama çaktırmıyorum) yalnızlık hissi gece ağlamalar... bunlar uzar gider.

Duymuyorsun arkadaş çevren yok.. Kayınvalidem komşu oturmasına gider mesela. Ben gitmem. Koca koca annem yaşında kadınlar kendi aralarında dedikodu yapıyorlar ben bi köşeye süs misali oturuyorum. Eve gelince ağlayasım geliyor. Neden böyleyim ben? Hayata küsmüş durumdayım. Eloş olsa da herşey üstüme üstüme geliyor sanki. Dışardan bakıldığında dertsiz tasasız vurdumdıymaz biri gibi görünebilirim. Ama aslında öyle değilim.. Herşeyi kafaya takıyorum. Nedenler devamlı uzayıp gidiyor iç dünyamla çelişki halindeyim. Küçüklüğüm geliyor aklıma.. Küçükken de kendi iç dünyamla savaş halindeydim. Çevremde herkes sağlam neden ben duymuyorum? neden...

içimdeki kaosu susturabilmek için Amigurumi oyuncak örüp çarpı işi (kanaviçe) işliyorum arada. Yoksa o kaos beni uçurumun kenarına doğru götürüyor. Annesin ne güzel Eloş'un var demeyin.. Eloş bensiz de yapar. Benim yokluğumu aramıyor bile. 27 aylık olmasına rağmen sen git baba gelsin diyor. Hep kovuyor beni.. Hiç kimsenin olmadığı bir yere gitmek istiyorum artık. Yanımda kimse olmasın mümkünse..

Ama sonra... Yürüyorsun, Konuşuyorsun, Görüyorsun demeyin... Onlar da zordur eminim. Her engelin bir zorluğu vardır. Ama bir annenin çocuğunu duyamaması kadar acı verici birşey yoktur eminim.. Çocuğumun güzel olduğunu görüyorum ama sesi??? sesi güzel mi acaba? çok mu tatlı konuşuyor?? Bir kişi demişti bana '' aynı civciv gibi çok tatlı konuşuyor senin kızın'' gerçekten mi? diyebildim sadece.. Başka bişey demedim.. Evet öyledir de diyemedim.. Bilmiyordum çünkü nasıl konuşuyor kelimeler ağzından nasıl dökülüyor??? kısaca '' anne'' demesini anlayabiliyorum '' annecim '' dediğini de.. ''babacım yüffen'' dediğini de.. daha fazlasını anlayamıyorum.. Süt istiyor su veriyorum su istiyor süt veriyorum.. Evde kızımla baş başa kalsam ne olacak acaba?? onu düşünmek istemiyorum işte...

Çok uzattım biliyorum burda keseceğim. İç dünyamla savaşmaya da devam edeceğim. Üviversite yıllarımdaki gibi kötüleşip canıma kıyma olayını tekrar yaşamak istemiyorum.. Artık ben de ''NORMAL'' olmak istiyorum.. İş yerime gelenleri '' ben duymuyorum şuraya sorun'' demekten nefret ediyorum.. Kendimden nefret ediyorum...

Çevrenizde eğer varsa lüften uzaydan gelmiş gibi bakmayın bizlere.. Çok gücümüze gidiyor.. Biraz ''EMPATİ'' yapalım lütfen....
Mutlu haftasonları şimdiden...